Sünnet sonrası uzun dönemde en çok endişe ve merak edilen konu cinsel işlevi nasıl etkilediğidir. Sünnet ve cinsel işlev arasındaki ilişkiyi anlamak için ilk olarak ereksiyonun mekanizmasını bilmek gerekir.
Ereksiyonun Mekanizması

Ereksiyonun Mekanizması

Görsel ya da düşünce düzeyindeki cinsel uyarılar, penis kökünden içeri giren sinirler aracılığıyla iletilirler. Penis içerisinde kavernöz cisim denilen ve ereksiyonu sağlayan çubuk şeklinde iki adet oluşum bulunur. Bunlar, içi kan damarlarıyla dolu süngere benzeyen yapılardır. Her iki kavernöz cismin tam ortasından yaklaşık bir milimetre kalınlığında kan damarı geçer. Derinden giden penis sinirlerin uyarılması sonucunda arterdeki kan akımı hızlanır ve kavernöz cisimlerin içerisine kan dolmaya başlar. İçi kan dolan kavernöz cisimler giderek şişer ve kan bir süre için burada hapsolur. Bu sayede, adeta araba lastiğinin havayla şişirilmesi gibi, penis sertleşerek ereksiyon sağlanmış olur.
Görüldüğü üzere, penis cildinin ereksiyon mekanizması üzerinde doğrudan hiçbir etkisi yoktur. Her ne kadar penisin elle uyarılması da ereksiyona katkı sağlasa da asıl komut üst merkezlerden, yani beyinden gönderilmektedir. Standart bir sünnette, yöntem ne olursa olsun sadece cilt kesilmekte, derin tabakalara inilmemektedir. Özetle, sünnet sırasındaki kesim aşaması ilerideki cinsel hayatı doğrudan etkilemez. Ancak, sünnet, psikolojik açıdan kişiyi olumsuz etkilemek suretiyle cinsel işlev bozukluğuna yol açabilir.
Sünnet ve Cinsel İşlev Üzerine Araştırmalar
Sünnet ve cinsel işlev bağlantısı oldukça yoğun bir şekilde araştırılmıştır. Sünnet derisinin önemini ve penis duyarlılığı üzerindeki etkilerini inceleyen 2016 tarihli bir araştırma, sünnet derisinin sanıldığı gibi önemli bir oluşum olmadığını göstermiştir. Yenidoğan döneminde sünnet edilen ve sünnetsiz erkekleri karşılaştıran bu araştırmada, sünnet derisinin çıkartılmasının, yani sünnetin penis duyarlılığı üzerinde hiçbir etkisi olmadığı net olarak göstermiştir.
Plastik klips yöntemiyle yapılan sünnetlerle cinsel işlev bağlantısını incelediğim 2012 tarihli araştırmamın sonucuna göre, sünnet cinsel işlevi kesinlikle olumsuz etkilememiştir. Aksine, sünnet sonrası sertleşme ve genel tatmin düzeylerinde anlamlı artış tespit ettik.

Amerikan Pediatri Cemiyeti’nin 2012 yılında yayınladığı “Ulusal Sünnet Politikası” nın ana hatlarında da, sünnetin cinsel işlevi olumsuz etkilemediği net olarak ifade edilmiştir. Dünya Sağlık Örgütü’nün yayınladığı sünnet kitapçığında sünnetin cinsel işlev üzerinde olumsuz etkisi olmadığı belirtilmiştir.
Özetle, sünnetin, eğer varsa, cinsel işlev üzerindeki etkileri karmaşık psikolojik mekanizmalara bağlıdır. Sünnet yaşı, çocuğun mizacı ve sünnet sürecinde yaşanan psikolojik travma, ileriki cinsel işlev üzerinde etkili unsurlardır. Kısaca, sünnet yaşı ve çocuğa yaklaşım konularına önem vermek daha doğrudur. Sünnetin yol açacağı psikolojik etkilenmenin cinsel işlev üzerindeki olası olumsuz etkilerinden korunmak için bebeklik dönemini seçmek en doğru davranıştır.

Amerikan Pediatri Cemiyeti’nin 2012 yılında yayınladığı “Ulusal Sünnet Politikası” nın ana hatlarında da, sünnetin cinsel işlevi olumsuz etkilemediği net olarak ifade edilmiştir. Dünya Sağlık Örgütü’nün yayınladığı sünnet kitapçığında sünnetin cinsel işlev üzerinde olumsuz etkisi olmadığı belirtilmiştir.
Özetle, sünnetin, eğer varsa, cinsel işlev üzerindeki etkileri karmaşık psikolojik mekanizmalara bağlıdır. Sünnet yaşı, çocuğun mizacı ve sünnet sürecinde yaşanan psikolojik travma, ileriki cinsel işlev üzerinde etkili unsurlardır. Kısaca, sünnet yaşı ve çocuğa yaklaşım konularına önem vermek daha doğrudur. Sünnetin yol açacağı psikolojik etkilenmenin cinsel işlev üzerindeki olası olumsuz etkilerinden korunmak için bebeklik dönemini seçmek en doğru davranıştır.